Yıldız Tek Gamlı: Yazmaya Adanmış Anadolu Ruhu

Yazar Yıldız Tek Gamlı Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz.  Yıldız Tek Gamlı kimdir?
Yıldız Tek Gamlı: Aslen Nevşehirli, Ankara’da doğan, büyüyen, okuyan sıradan bir Anadolu insanıyım. Her birimizin toz zerresi olduğumuz evrende sürekli eğitime inanan, aldığı eğitimlerdeki edindiği bilgileri geleceğe aktarmaya çalışan; geleceğin çocuklar olduğunu düşünen, bu yüzden geleceğin büyüklerine önce kendini sevmeyi, ardından her canlıya şefkat ve merhamet beslemeyi, saygı duymayı, bizsiz dünyanın olabileceğini ama dünya olmadan bizim var olamayacağımızı öğretmeye çalışan eski bir eğitimci, aynı zamanda çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanıyım.
Betül FIRAT:  Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Yıldız Tek Gamlı: Elbette, ortaokulda kompozisyonlarla, lisede şiirle tanışan ergen psikolojisiyle şiirlerle, denemelerle başladım. Zaman içerisinde olgunlaştıkça okumak ve yazmak bir tutku oldu benim için… Yazma olgusu biriktirdiklerinin taşması, etrafınızda bildiklerinizi konuşamadığınızda sizinle aynı duyguları taşıyan insanları bulma çabasıdır. Umarım benimle aynı dili konuşan insanları bulurum diye nerdeyse otuz yıldır yazıyorum. Profesyonel basım aşamasında yazmaksa bambaşka bir hikâye ama yazmaya devam ediyorum diyebilirim.
Betül FIRAT:  Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?
Yıldız Tek Gamlı: İşin doğrusu yazar olmak gibi bir düşüncem yoktu. Anne olduktan sonra çocuk kitaplarında daha dikkatli, daha özenli oldum. Piyasada çok güzel eserlerin yanında bir sürü çocuk klasiği gibi çocuklarıma asla okumayacağım kitaplar da vardı. Bir şeyleri eleştirmek kolaydı, çocukları, çocukların dilini anlıyorsam doğru işler yapmalıyım dedim. Gökçe ve Göksu serisinin ilk dört kitabı bu fikirle ortaya çıktı. 
Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?
Yıldız Tek Gamlı: Entelektüel bir yazar değilim. Benim dönemimde birçok yazan arkadaşımın da böyle olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki; ben köyden ekmek parası için şehre giden, okuma yazma bilmenin “büyük insan” olarak algılandığı, toprakta büyüyen çiftçi çocuklarıyız. Anne ve babalarımız da ne köyden kopabilmiş ne de şehirli olmuş bir nesli ifade ediyor. Kızım Finlandiya’da bir eğitim programındayken hocasının masasında duran bir fotoğraf görüyor, kim olduğunu sorduğunda, hocası “Anneannem bilmem ne üniversitesinde mastır yaparken” diyor. Düşünün; anneanne mastır yapıyor, anne bilmem nerede akademisyen, kızı çocuğumun hocası… Ben bunu Maslow’un ihtiyaçlar listesi gibi düşünüyorum. İnsan karnını doyurmadan, korunaklı bir yapı oluşturmadan eğitimi düşünemiyor. İşte bu yüzden Anadolu insanıyım diyorum. Bizim eğitimli nesiller, yazarlar, şairler, ressamlar ancak birkaç nesil sonra yetişecek. Elbette sanatın pek çok kulvarında varız, bu Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden birisi olmasıyla ilgili. Belki ilk sanatçı da mağaralara avlarını çizen bir avcının ya da bir mağarada yaşadığını göstermek için kendisinin, eşinin, çocuklarının el izini kök boya ile bastıran bir babanın eseridir. Eğer böyle düşünürsek toprağın ekimiyle kültürü oluşturan tüm atalarımızdan dolayı ailemde herkesin sanatçı olduğunu söyleyebilirim.
Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?
Yıldız Tek Gamlı: Offf bu çok fena soru… Hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz ya da annenizi mi babanızı mı seviyorsunuz gibi. Bugüne kadar çıkan 11 eserim benim 48 yıllık birikimim sonrası kâğıda dökülenler ve dökülmeye devam ediyor. Özel bir kitap derseniz “Büyüklere Küçüklerden Masallar” ı söyleyebilirim. Çünkü bu kitapta her şey gerçek, gönüllü annelik yaptığım AÇEV ve SHÇEK kurumlarında gözlemlediğim, tanıdığım, yüreğime bastığım dört özel çocuğun, dört özel hikâyesi var. Bu çocukların hayata bakış açısı, bütün olumsuzlukları kendi küçük yürekleriyle yorumlamaları büyüklere büyük bir ders veriyor. 12 yaş üzeri gibi görünse de farkında olmadığımız farkındalıkları, çocukların kendi dilleriyle bir tokat gibi değil de bir gülümsemeyle çarptıkları harika bir kitap. Okuyan herkesin “Memleketimin Küçük Prensi…” ya da hiç böyle düşünmemiştik diye çocuklarına sımsıkı sarıldıkları bağlayıcı bir kitap.
Betül FIRAT:  Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?
Yıldız Tek Gamlı: Özgün olmalı, herkesin yazdığı yüzlerce binlerce yazılan konuları öyle bir yazmalı ki, a evet bunu şu yazar yazmış dedirtebilmeli.  Kendini yenileyebilmeli, eleştirilere açık olmalı, yazmayı disiplin haline getirmeli ki sürekli ve yepyeni eserler üretebilsin.
Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?
Yıldız Tek Gamlı: Okuduğum Cin Ali, Ömer Seyfettin, Rıfat Ilgaz, La Fontaine, Keloğlan gibi çocuk kulvarını saymazsak ki hala çocuk kitabı okumaktan çok büyük zevk alıyorum, en son Nigar Kaya’nın “Gölge Etmem” kitabını okudum. Oldukça etkileyici, yokluk, sefalet, cahillik içinde insanın yok oluşuna defalarca sinir olduğum ve “Eğitim şart!” diye isyan ettiğim bir kitap. Yetişkin insan bir kitapseverse zaten kendi kitap yolunu bulmuştur ama gençlere tavsiyem, keyif alacağınız, içinde yok olacağınız, ufkunuzun açılacağı, yenidünyaları tanıyacağınız kitaplar okuyun. Bu kitap bitki yetiştiriciliği de, astrofizik de, sıradan bir aşk öyküsü de olabilir. Önemli olan kitabı kapattığınızda size ne kattığıdır.
Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?
Yıldız Tek Gamlı:  Kitap fuarlarında, ikinci el kitapçılarda dolaşmaya bayılıyorum. İsim vermenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum ama ilgimi çeken her kitabı okurum. O kadar pis bir huyum var ki sadece bir cümle için seçtiğim bir kitabı akışı hoşuma gitmese de emeği bildiğimden bitirmeden bırakmam. Tam bir sayı bilmiyorum ama okuduğum romanların 1300/1500 arası olduğunu düşünüyorum. Bir çocuk kitabı yazarı olmanın yanında bir anne olarak tavsiyem çocuklarınıza benim kitaplarımı rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Yıldız Tek Gamlı:  Öncelikle okumanız gerekiyor, ne yazmak istiyorsanız hangi konuda yazmak istiyorsanız o konu ile ilgili bugüne kadar çıkmış bütün eserleri bilmeniz ve okumanız gerekiyor. Özgün bir eser çıkarmak istiyorsanız bu şart, üzgünüm… Kimi insan gecenin sessizliğinde, kimisi ise sabahın ilk ışıklarıyla dünya uyanırken yazmayı sever, bu sizin tercihiniz… Önemli olan bunu rutine bindirmek, hayatınızın akışına sığdırmak. Çünkü yazmak; emek isteyen bir uğraş… Genç meslektaşım Yudum Mingan bir seferinde bana, hocam saçmalasam da mutlaka her gün yazıyorum, bazen o yazdığım saçmalıklar bir karakter, yer betimi, bir duygu boşalması olabiliyor, demişti. İşte o zaman doğru yolda olduğunu anladım ve bana da örnek oldu.
Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?
Yıldız Tek Gamlı: Milli Eğitim Bakanlığı’na ve öğretmenlerimize çok iş düşüyor burada. Kitapların not ortalamasını yükselten nesneler, sene başı verilen okunacak kitap listelerinin de doğru olduğunu düşünmüyorum. Çocuk kitapla tanıştırılmalı hem de daha okul öncesinden, yazarla tanıştırılmalı ki hayatında bir yazarın varlığını, bir kitabın önemini, ilerleyen dönemde okumanın ona ne katacağını bilsin. Zaten bunları öğrenen çocuk kitap okumanın zevkine varacak, keşfettiği her yenidünya sonrası yeni bir dünyayı keşfedip kendine kocaman bir evren oluşturacaktır.
Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?
Yıldız Tek Gamlı: Sadece Intagram sayfam var ve herkese açık. Anneler, bir yazarı merak eden çocuklar kolaylıkla ulaşabilir. Sosyal medyada çok iyi değilim ve iletişimin her beğeniden ya da takipten önemli olduğunu düşünüyorum. Kitaplarımı okuduktan sonra benimle iletişime geçen, ilerleyen dönemde çocuklarına destek almak için sorular soran, çocukları büyüdüğünde gelip fuarlarda beni ziyaret eden okuyucularım var. Bunun değeri hiçbir şeyle ölçülemez.
Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?
Yıldız Tek Gamlı: Öncelikle beğendiğim sizin gibi bir yazarla röportaj yapmak benim için çok değerliydi. Umarım okuyucularımıza bu anlam da keyif vermişimdir. Doğrusu bu kadar güzel sorular hazırlayan sizin gibi değerli bir yazarla, okuyucuların keyif alacağı “çocuk gelişimi ve eğitimi” üzerine de bir röportaj yapmak, anne ve babalara bu konuda yol göstermek isterim. Benim için röportaj değil çok keyifli bir sohbetti, çok teşekkür ederim.

Yazar Ahmet Özdemir YILMAZ ile Ödüllü Yazar Betül FIRAT Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz.
Ahmet Özdemir YILMAZ: Ben Ahmet Özdemir Yılmaz, Ankara’da bir ilkokulda öğretmenlik yapıyorum. Evliyim, bir kızım var. Yirmi yedi yıldır öğretmenlik yapıyorum. Çocukları çok seviyorum. Onlar için elimden gelenlerin en iyisini yapmak için gayret ediyorum. Sanatın dalları ile uğraşmayı çok seviyorum. Her fırsatta tiyatroya gitmeyi, resim ile uğraşmayı, kitap ile ilgili yapılan etkinliklere katılmayı çok severim. Doğa vaz geçilmezim. Fırsat bulduğum zamanlarda doğa içinde gezinmek, temiz hava alarak bedenimi resetlemek çok hoşuma gider ve bunun faydalarını da görürüm. Doğanın doğal dengesi içinde bulunmak insanlar için en büyük huzur kaynağı. Yorgun gidip enerji depolayarak çıkılan belki de tek etkinlik doğa gezmesi. Doğa ve çocuk aynı karakterde. Onları korumak toplumsal borcumuz.
Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Yazmaya ilk olarak şiir ile başladım. Uzun süre şiirler yazdım. Daha sonra öğrencilerimle beraber hikâyeler yazmaya başladık. Ben de o zaman ilk uzun soluklu olarak yazmaya adım attım. İlk romanım basılamadı, yaklaşık 470 civarı bir sayfası var. Arkasına farklı hikâyeler, romanlar derken yazdıklarım birikti. Şimdi hem basım aşaması ile okuyucusuyla buluşmaya çalışıyorum hem de yazmaya devam ediyorum.
Betül FIRAT: Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?
Ahmet Özdemir YILMAZ: İlk olarak 2021 yılında “OKULDAKİ BÜYÜK SIR” adında çocuklar için yazdığım kitabım basımı yapıldı. Arkasına “YILDIZLARA DOKUNMAK ve MAVİ ŞİŞE” kitapları basıldı.
Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Aile olarak sanatı severiz ama yazma konusunda emek veren tek insan benim.
Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Bütün eserler birer evlat gibidir. İçinden birisini bir adım öne çıkarmak gerçekten çok zor.
Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Benim için okunup bittikten sonra akılda kalıcı olduğu kadar hayat adına bir şeyler katabilmesi, örnek alınabilecek unsurların olmasıdır.
Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Kitap okumayı çok severim. Fırsat buldukça kitap okurum. Bazen kitap okuma zamanı oluşturabilmek için işe otobüsle işe giderek kitap okurum.
Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Sevdiğim yerli yabancı çok yazar var. Şiirlerini beğendiğim yazarlar var. Bunlardan hayatta olanlar ve olmayanlar var. Hayatta olanlardan Zülfi Livaneli’nin kalemini beğenirim, akıcı yazıyor. Betül Fırat’ın kalemi de ilgi çekici. Orhan Pamuk, hayatta olmayanlar da var; Yaşar Kemal, Atilla İlhan, Rıfat Ilgaz, Orhan Kemal, Mevlana, Yunus Emre, Karacaoğlan, Reşat Nuri Güntekin… ve daha ismini yazmadığım yazarlar.
Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Ahmet Özdemir YILMAZ: İyi yazmak için iki şey çok önemli. Birincisi iyi gözlemci olabilmek ve empati yeteneğini kullanmak. İkinci ise günlük mutlaka yazmaya zaman ayırmak.
Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Ben yıllardır öğrencilerim ile yazma çalışmaları yapıyorum. Bu güne kadar öğrencilerle birçok kitap bastırdık. En son kitabımız 350 sayfayı bulmuştu. Çocukların yazması bence çok önemli. Kendini ifade etme becerisini en iyi oturtan erdem yazabilmektir. İyi yazmak için zaten bol kitap okumakta gereklidir.
Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Beni okumak isteyen okuyucular bana teknoloji ile ulaşmaları en kolayıdır. Intagram ve Facebook kullanıyorum.
Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?
Ahmet Özdemir YILMAZ: Okumak kendiniz ve geleceğiniz hatta çocuklarınız için sunabileceğiniz en önemli alışkanlıktır. Okuduklarınızın yolunuzu aydınlatması dileğiyle, yolunuz açık olsun.

Ödüllü yazar Betül Fırat’ın diğer makaleleri: https://biredebimekan.com/2023/01/29/t-c-betul-firat-ile-ayvazoglu-roportaji/

Ödüllü yazar Betül Fırat kimdir? https://www.kitapyurdu.com/yazar/betul-firat/232812.html

Sanatçı Sinan DOĞAN ile Ödüllü Yazar Betül FIRAT’ın Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Sinan DOĞAN Kimdir?
Sinan DOĞAN: Merhaba hoş bulduk, kökenim Tunceli olmakla beraber, 1977 de öğretmen annemin görev yaptığı adana ilinde dünyaya geldim. 1993 yılından itibaren İzmir’e ailece yerleşip müzik hayatıma da İzmir’de devam ediyorum.
Betül FIRAT: Sanata nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Sinan DOĞAN: Aslında biraz traji komik ve hiç müzisyen olacağımı düşünmeden başladım. Şöyle ki babam 1988 yılında Mersin Gülnar ilçesinde müzisyenlik yaparken (Bu arada iyi bir bağlama üstadıdır) bir gün işyerinde sahne saatinde darbuka çalan sahne arkadaşına özenip evde babam prova yaparken elime su bidonu alıp kendimce darbuka çalmaya özenmiştim, fakat müzisyenlerin prova yaparken çalışmasının bölünmesi en sinir bozucu anlarıdır, işte tamda öyle bir anda bana sert bir ses tonuyla çalışmasını bölmemesini çalacaksam eğer düzgün bir şekilde çalmamı yoksa bidonu elimden bırakmamı istediği bir anda kırgın üzgün bir şekilde bidonu bırakıp odama çekilip, tavrından dolayı hırs ile darbuka çalmak konusunda kendimce inatlaşmıştım. Ve o gün benim hayatımda bugün 35 yılı dolduran bir müzik hayatımın sanki temeli atılmıştı. Sonrasında sadece 1 ay sonra sahne hayatım başladı devamında önce bağlama ve org çalarak profesyonel müzisyenliğin adımları sırasıyla geldi.
Betül FIRAT: Sanatınızla ilgili alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?
Sinan DOĞAN: İlk eserim, çok geceler adında müziği bana ait olan şarkım ile ilk klibimin çalışmasını yaptım.
Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?
Sinan DOĞAN: Evet, tabi ki dededen başlayan bir gelenek, dengbej olan dedem, babam, amcalarım müzisyen ve kız kardeşim tiyatro ile ilgileniyor.
Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?
Sinan DOĞAN: Ege Üniversitesi öğretim görevlilerinindi yanılmıyorsam eğer. Bir albümünü dinlediğimde çok etkilenmiştim ve o müziğin beni sürüklediği bir duyguyla şöyle bir hikâye gözümün önünden geçmişti; birini hayatımıza alırız ve onu çok severiz ve onunla her anımız o kadar mutlu geçer ki yüzümüzde hep bir gülümseme oluşur ve bu gülümsemeden oluşan yüzümüzde bir gamze oluşur. Ve bu sevgiyi bir ölüm ayırır. Fakat onu her zaman hatırlamak için her zaman mutlu olmak istersiniz ki mutlu olun ve yüzünüz de ondan hatıra kalan gamzeler oluşsun, işte tamda bu şarkıda der ki ayrılığın hüznünü yaşayamadan geçti ömrüm, her gülüşümde sen düşersin yüzüme…
Betül FIRAT: Bir sanatınızı icra ederken en çok neye dikkat etmeli?
Sinan DOĞAN: Yüreğe hitap edilmeli. Herkesin yüreği başka acılar ve mutluluklar taşır, İşte tamda bundandır ki acıları yada mutlulukları yakalayacak hikâyesi olan şarkıları doğru zamanda doğru yerde ve doğru kişilere okumak.
Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?
Sinan DOĞAN: Eğlence hayatında çalışmanın verdiği zorluktan dolayı, okumaya başladığımda dikkat sorunu yaşayanlar sınıfındayım maalesef. Son okuduğum kitap korkunç yüzlüler koğuşu savaşta yaşanan yaralanma hikâyesi anlatan blr kitap. Tavsiyem ise levent Gültekin’in yazdığı kasırga kitabı.
Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?
Sinan DOĞAN: Zülfü Livaneli ve levent Gültekin ve tabi ki BETÜL FIRAT
Betül FIRAT: İyi bir sanatçı olmanın için bir formül var mıdır? Sanatçı olmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Sinan DOĞAN: Yorumcu olmak ile sanatçı olmak çok farklı şeyler, sanatçı olmak için öncelikle empati kurabilme yeteneğine sahip olmak gerekir, çünkü anlıyorum demek ile anlamak arasında fark var. Anlayan hikâyenin başrolündeymiş gibi hisseder. İşte tamda burada yazmaya başlar.
Betül FIRAT: Gençlerimizi sanatına kazandırmak için neler yapılabilir?
Sinan DOĞAN: Tüketim toplumunun bireyi olmaktan uzaklaştırmalı kesinlikle.
Betül FIRAT: Sizin eserlerinizi görmek isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?
Sinan DOĞAN: YouTube ve Instagram adresimden “snanofficial” olarak aratılırsa ulaşılacağını düşünmüyorum.
Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?
Sinan DOĞAN: Emek veren yazarlar ve sanatçılara destek verin lütfen. Göçebe fikirlere sahip olanlardan uzak durun çünkü göçebe fikirler günümüzün AVM’leri gibidir, sadece sizi tüketir…

Şair Sinan ALATAŞ ile Ödüllü Yazar Betül FIRAT Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Sinan ALATAŞ kimdir?

Sinan ALATAŞ: 15 yaşından itibaren askerlik üniforması giymiş, hayatının 30 yıllını tastamam TSK’ya ve vatanına feda etmiş, Askeri Lise ve Kara Harp Okulu’nda okurken Atatürk’ü ruhuna gururla işlemiş ve aynı sıralarda okumakla ve bir subay olarak komuta ederken ve aldığı görevlerde Atatürk’ün bir silah arkadaşı şuur ve iradesi ile haklı onuru başı dik taşımış ve şeref bilmiştir. Emekli olunca iç dünyasında sırasını bekleyen kendine ulaşmış ve okumak, anlamak, sorgulamak, düşünmek yolculuğuna çıkarak kendi ile kalan bir ömür yaşamayı ve insanlar arasında sadece yalın bir insan olarak yol almayı her bir gün için yeterli görmektedir. Aslında “Sinan ALATAŞ kimdir?” sorunuzu sadece “İNSAN” diye cevaplamak isterim.

Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?

Sinan ALATAŞ: Ortaokul yıllarımdan itibaren zaman zaman şiirler yazardım. Ortaokuldaki öğretmenim sınav ve ödevlerimdeki kompozisyon yazılarıma iltifat ettikçe özenle yazmaya çalıştığımı hiç unutmam. Fakat her konuda ve sıkça yazmaya emekli olunca başladım. Kitapları okurken ve karşılaştığım her türlü fikri sorgularım ve ben de ya hemfikir olarak kendimce benzer fikirler üretir ve söylerim ya da aynı fikirde olmadığımı farklı düşündüğümü ifade eder ve kitapların kenarına şerhlerimi yazarım. Fikirler ve düşünceler bir kere yazmak ile buluşunca hele ki duygularınız da onlara katılınca yazmak gönlünüzün ve ruhunuzun gıdası ve huzuru oluyor, yazmazsanız açlık hissediyorsunuz, uykunuz kaçıyor. Biriken ve kitaplaşan ilk eserim şiir kitabım oldu ve fakat yazmak yolculuğumda fikir ve düşüncelerim de deneme, aforizma vb. kitaplar olarak sırasını bekliyor.

Betül FIRAT: Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?

Sinan ALATAŞ: İlk eserim Ağustos 2022 yılında yayınlanan “Bir Yığın Söz” şiir kitabım.

Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?

Sinan ALATAŞ: Eşim ve çocuklarım var, şiir ve hikâye yazmak ve müzik konularında amatör ve hobi olarak ilgileniyorlar.

Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?

Sinan ALATAŞ: En önemli eserim “İnandığım gibi YAŞAMAK” tır. İnsan kendi yaşayışıyla da bir eser ortaya koyduğunun mutlaka farkında olmalı.

Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?

Sinan ALATAŞ: Tek bir kelime ile ifade etmek istiyorum: “SAMİMİYET”. Arkasından “Özgür Düşünce”, tabi cesaretle.

Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?

Sinan ALATAŞ: Kitapsız bir hayat düşünemiyorum desem bilmem ki inandırabilir miyim? Ruhumun kitapla nefes aldığını düşünüyorum, biliyorum. En son Ahmet Şerif DOĞAN’ın “ŞARABİ” kitabını okudum. En çok tavsiye edeceğiniz kitap sorusu ile çevremde sıkça karşılaşıyorum ve tek bir kitap ismi ile cevap vermekten kaçınıyorum; hiçbir kitabı diğer bir kitapla yarıştırmak istemem, esas olan okumaktır, kesintisiz ve çokça okumak. Kendimden çok şey bulduğum bir kitap salt kendimle ilgilidir ve herkes başka başka bir kendi taşır, ne olur sadece okuyun ve bu sorunun cevabını herkes kendi kendine versin: “Bu kitap tam da benim için yazılmış…” diyerek.

Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?

Sinan ALATAŞ: Mustafa Kemal ATATÜRK ve özgürlüğü ve dahi özgür düşünceleri için bedel ödemiş diğerleri…

Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Sinan ALATAŞ: En önemli formül okumaktır, çokça okumak. Beğenmek için uğraşmaksızın sadece yazın, yazdıkça kendinize evrileceksiniz zaten. Yıllar sonra ilk yazılarınıza baktığınızda kendinize tebessüm edeceksiniz, bu tebessümün tadını ömrünüzde belki başka hiçbir şeyde hatırlamayacaksınız.
Bu konuda Mozart’ın şu hikâyesini de ilginize sunmak isterim:
Mozart’a genç bir adam bir senfoninin nasıl besteleneceğini sorunca ona;
“Neden daha küçük bestelerden başlamıyorsun.” der.
Bunun üzerine adam;
“Ama üstat.” der. “Siz senfonilerinizi daha on yaşında iken yazmıştınız.”
Mozart gence bakarak;
“Doğru.” der. “Ama ben hiç kimseye nasıl yapılacak diye sormadım…”

Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?

Sinan ALATAŞ: Bazı ülkelerin bu konuda uyguladığı harika pratikler var. Öncelikle ülkemizde her konum ve makamdaki herkesin okuması ve okumayı ve yazmayı mutlaka sıkça dile getirmesi gerekir. Ardından devlet ve her türlü finans kaynağı gençlerimizi yazmaya teşvik etmeli ve örneğin yazılan bir eserin yani kitabın ilk 1000 adedini almayı taahhüt etmeli ve aldığı bu kitapları en ücra okullara dağıtmalı; böylece hem kitap yazan çoğalır, hem de çocuk ve gençler okumak için kitaplara daha kolay ulaşır. Düşündükçe daha çok yol bulursunuz, yeter ki gençlerin okumasını ve yazmasını dert edinen büyükleri olsun. Yine bir başka önerim; her türlü ödüllendirmenin ana temasının (kupa, madalya, plaket, sertifika, para vs.) yanına mutlaka bir veya birkaç kitap da konmalı. Devlet kurumları ya da finans kaynakları her kurum, özellikle okullarda, özel işletmelerde çalışanlar, öğrenciler, memurlar vs. ile bölgesindeki yazarlar ile imza veya söyleşi günleri düzenlemeli, böylece yazarlık, kitap ve okumak kıymetlendirilmelidir.

Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?

Sinan ALATAŞ: “Bir Yığın Söz” şiir kitabımdaki ve ayrıca yazmış olduğum şiirleri ve okuduğum kitaplardaki altını çizdiğim satırları seslendirilmiş olarak https://www.youtube.com/@biryiginsoz youtube kanalımdan ve “Bir Yığın Söz” şiir kitabıma da https://www.tilkikitap.com/kitaplar/kitap-baski-sinan-alatas-bir-yigin-soz-2697.html adresinden ve diğer birçok sanal kitap satış noktalarından ulaşabilirler.

Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?

Sinan ALATAŞ: Okuyun, okuyun, okuyun. Okuyanları şaşıracakları kadar takdir edin. Okuyanı olmayan kitap, yazarının yetimidir. Kitapları yetim bırakmayın. Elinizden geldiği kadar kitap hediye edin. Sizden hediye alacak birisi “Mutlaka kitap almışsındır…” diye doğru tahmin edebilsin ve sadece kitabın adı ve konusunu merak etsin. Son olarak fikri, düşüncesi, inancı ne olursa olsun insana ve de dünyaya zarar veren herhangi bir eylemine şahit olmamışsanız herkese yakınlık gösterin, saygı duyun, konuşun ve dinleyin; özgürlük sadece sizin yaşamayı arzu ettiğiniz değil, gerçek özgürlük başkasında savunduğunuzdur.
Sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlarıma sevinçlerini sığdıramayacakları günler diliyor; sevgi, saygı ve selamlarımı sunuyorum, üzerine de samimiyetimi serpiştiriyorum…

Paradoks Okur Yazarda Yazar “Hakan DİNÇAY” Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Hakan DİNÇAY Kimdir?https://www.kitapyurdu.com/yazar/hakan-dincay/264006.html
Hakan DİNÇAY: 1965 yılında Malatya’da doğdum. İki yaşında Ankara’ya geldim. ilk, orta ve lise öğrenimini başkentte okudum. Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü’nü 1990 yılında bitirdim. Okulu bitirdikten sonra Türkiye İstatistik Kurumu’nda (TÜİK) 6 yıl çalıştım. Kuleli Askeri Lisesi’nde Bilgisayar alanında kısa dönem olarak askerlik yaptım. Bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalışıyorum. Kurumda çalışırken ODTU Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde eğitim aldım.
Gazi Üniversitesi İlkokul Öğretmenliği Bölümü’nde eğitim aldım.
Kısa süreliğine Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldım.
Eşim Danimarka Kopenhag Üniversitesi’nde çalışmalar yaparken eşime yardım amacıyla Danimarka’da kaldım.
Spor yapmayı (kondisyon, basketbol) ve satranç oynamayı severim; halen bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalışıyorum; Arzu ALTUNKAYA DİNÇAY ile evliyim ve Meryem Melisa adında bir kızım var.

Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Hakan DİNÇAY: Sürekli yazarım. Yazmazsam rahat edemem. Okuma yazmayı öğrendikten sonra, ilkokulda bir şeye kızardım. Karşımdakini üzmek istemezdim, içime atardım, sonra içime atma yerine eve gelir kâğıdı kalemi alır yazardım. Bu alışkanlığım yıllarca devam etti.
Betül FIRAT: Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?
Hakan DİNÇAY: Uzunca süre yazdıklarımı yayınlatmadım, malum herkeste olan korku bende de vardı. Yazdıklarımı insanlar ya gülerse veya dalga geçerse korkusuyla yazdıklarımı yıllarca yayınlamadım. Sonra bir gün benim yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazdıklarım komik olsa da veya beğenmeseler de yayınlatmaya karar verdim. Yayınlatma nedenim para kazanmak veya bir yerlere gelmek değildi, yaşadıklarımı ve gördüklerimi yaptığım hataları başkası yapamasın diye yazmaya başladım.
İki romanım var : (Saklambaç, bir kaçış öyküsü),( deprem, umutsuzluğa yolculuk)
Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?
Hakan DİNÇAY: Maalesef tek benim.
Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?
Hakan DİNÇAY: (Deprem, bir kaçış öyküsü), çünkü göçük altından çıktıktan sonra yaşadıkları olaylar en az göçük altında olmak kadar sıkıntı dolu hayatları var. İnsanlar genelde şunu düşünüyor göçük altından çıktıktan sonra tamam kurtuluyorlar. Bu çok güzel bir duygu, ama o çıkan insanlar göçük altında her şeylerini bırakarak çıkıyorlar. Ben bunu anlatmaya çalıştım.
Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?
Hakan DİNÇAY: Dürüst olmalı.
Yazdıklarını yaşamalı, hissetmeli. ( Sakın şu anlaşılmasın, ben kumarın nasıl kötü bir alışkanlık olduğunu yazmak için kumar oynamalıyım, kavganın nasıl bir şey olduğunu anlatmak için kavga etmeliyim vs. değil. ) Bu tatsız olayları yaşayan insanlar la konuşup onları anlamamalı hissetmeli. Hisseden adam iyi yazardır.
Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?
Hakan DİNÇAY: Kitapla aranız nasıldır. Tuhaf soru. Futbol aşığı bir taraftara futbolla aranız nasıl der gibi, Obez bir insana yemekle aranız nasıl der gibi bir soru. Okumadan duramam, yemek yemek su içmek gibi bir şey.
En son okuduğum kitap, Mehmet Rauf, Eylül; https://biredebimekan.com/2023/08/04/tanitim-2/
En çok tavsiye edeceğim kitap Mademe BOVARY Gustave Flaubert https://tr.wikipedia.org/wiki/Madame_Bovary, Dostoyevski nin tüm kitapları
Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?
Hakan DİNÇAY: Dostoyevski ve başarılı yazar arkadaşım Betül FIRAT.
Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Hakan DİNÇAY: Bol okumak, bol bol gezmek, psikoloji kitapları okumak,
Bunu (İyi yazmak) okulda görülen ders gibi düşünürsek.
Gezmek, insan tanımak, tarihi yerleri görmek pratik bilgidir.
Okumak,(ne olursa olsun okuyun, roman oku, makale oku, gazete oku vs. Asla bu benim işime yaramaz okumayayım diye kitabı bırakmayın. Her kitap size bir şey verir.) Buda teorik bilgidir.
Klasik kitapları (Dostoyevski, Tolstoy, Balzac, Gustave Flaubert vs.) en az iki defa okuyun ikinci veya üçüncü okumanızda farklı değerleri göreceksiniz. Yanı bu tür romanları limon sıkar gibi sıkın özüne ulaşın. Bu tür romanlar soğan gibidir. İlk okuduğunuzda soğanın dış yüzeyini görürsünüz. İkincide iç kabuğunu öğrenirsiniz. Üçüncü ve dördüncüde, cücüğünü tadarsınız ki soğanın en güzel yeri soğanın cücüğüdür.
İkisini yani teorikle pratiği beraber yürütmeye çalışın. O zaman iyi yazar olursunuz.
Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?
Hakan DİNÇAY: Beğendikleri ilgi duydukları değerlerden başlamalarını isterim.
Önce yemeklerini yesinler, sonra mutfakta bu yemek nasıl yapıldı onu öğrensinler.
Örnek: Gezmeyi seviyorlarsa ki herkes sever. Bol bol gezsinler, ama gittikleri yerde o yerin tarihini öğrensinler. O yerin ilginç özelliklerini öğrensinler. Severek yaparak ve yaşayarak öğrensinler. Gerisi gelir. İnsan okumanın zevkini alırsa gerisi gelir.
Ben dört yaşında konuşmayı öğrendim. İlkokul birde sınıfta kaldım. Gezdikçe merakım arttı. Püf noktası budur.
Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?
Hakan DİNÇAY: Bana telden ulaşabilirler. Onlara imzalı kitaplarımı gönderebilirim. Sosyal Medya hesabım var.
Telefonum var. 0 535 300 90 95
Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?
Hakan DİNÇAY: Vazgeçmediğiniz sürece asla kaybetmezsiniz. Röportaj için teşekkür ederim.

YAZAR HAKAN DİNÇAY’DAN 2 ESER BİRDEN 

YAZAR HAKAN DİNÇAY’DAN 2 ESER BİRDEN

Yazarlık hayatına “Saklambaç ve Deprem” ile iki eserle birlikte adım atan Yazar Hakan Dinçay, kadınlar ve kadın cinayetlerini konu alan yazar okuyuculara farklı bir dünyanın kapılarını açmanın heyecanını yaşıyor.

Dinçay, bugüne kadar kaleme aldığı kitapları yayımlamanın heyecanını yaşıyor. Kendisi de iyi bir okur olan yazar, kitabının çıkış noktası olarak “Kadınların hayatta farklı bir konumda olması, kadınlara değer verilmesinin önemi ve günümüzdeki kadınların hepsinin olmasa da bir kısmının şiddete ve istismara uğradığının altını çizmek istedim. Kadına değer vermeyen toplumlar eninde sonunda bunun bir hata olduğunu eninde sonunda anlayacaktır. ” diyerek duygularını dile getirdi.
Yazamaya devam eden Dinçay, “Elimden geldiğince kadınların yaşadıklarını dile getirmeye devam edeceğim. Ufak bir farkındalık bile yaratsam bunun önemi ve etkisinin büyük olacağına inanıyorum. Ataerkil bir toplum yapısında olduğumuz kanıksanamaz bir gerçek. Gelişmiş bir toplum olmak için öncelikle kadınlarımıza değer vermemiz gerekmektedir. Bunun için de üzerime düşeni yapmayı kendime görev edindim. Okurlarıma ulaşarak dikkatlerini çekmek istedim.” diye konuya dikkat çekmek istedi.

Dinçay, “Korku, polisiye, dram ve psikolojik-dram” türünde yazmış olduğu diğer kitabını da zamanı gelince yayımlayacağı ve en kısa sürede okuyucuyla buluşturmak istediğini ve bu konuda yoğun bir şekilde çalıştığını dile getirdi… Zamanı geldiğinde elbette ki onları da okuyucuyla buluşturmak istediğini dile getirdi.

Edebiyat dünyasında sağlam adımlarla ilerlemek isteyen yazar “Bu konuyla ilgili düşününce yazmaktan başka elimden gelen bir şey yok. Keşke her acı çeken, zulüm gören kadına ulaşabilsek. Bunları düşününce, atmam gereken çok sağlam adımlar var önümde.” diyerek edebiyat dünyasında yer edinmek için kararlı ve iradeli olduğunu belirtmiş oldu.


Yazar HAKAN DİNÇAY

Hakan DİNÇAY, 1965 yılında Malatya’da doğdu. Aslen Isparta/ Uluborlu’ludur. İki yaşında geldiği Ankara’da ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladı. Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü’nü 1990 yılında bitirdi. Okulu bitirdikten sonra Türkiye İstatistik Kurumu’nda (TÜİK) 6 yıl çalıştı.
Kuleli Askeri Lisesi’nde Bilgisayar alanında kısa dönem olarak askerlik yaptıktan sonra; bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalıştı. Aynı kurumda çalışırken ODTU Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde eğitim aldı.
Gazi Üniversitesi İlkokul Öğretmenliği Bölümü’nde eğitim aldı. Kısa süreliğine Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldı.
Eşi Danimarka Kopenhag Üniversitesi’nde çalışmalar yaparken eşine yardım amacıyla Danimarka’da kaldı.
Spor yapmayı ve satranç oynamayı seven DİNÇAY; halen bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalışmakta;
Doç. Dr. Arzu ALTUNKAYA DİNÇAY ile evli ve çiftin Meryem Melisa adında bir kızı bulunmakta.

Bir Kaçış Öyküsü SAKLAMBAÇ
“Kadının toplumdaki yeri ve kadına karşı davranışları ortaya koyan Hakan DİNÇAY’A duyarlılığından dolayı teşekkür ederim. Romanı okurken gerçekte de aynı olayı yaşayanların olduğunu bildiğiniz için fazla garipsemiyorsunuz ama yine de içinize dokunacaktır. Dizi tadında bir roman ve sona geldikçe tahminlerinizde yanıldığınızı görüyorsunuz. Kadınların üzerinde ne kadar çok rol var ve belli kalıpların içine nasıl sığdırmaya çalışmışız onu da göreceksiniz. Erkeklerin ise ne kadar pervasız olduğunu yine bu romanla anlayacaksınız. Eşitliği bu kadar çok savunup da bir o kadar ayrı olan cinsiyet eşitsizliğinde yine örselenen tarafın kadın olması bilinen bir şey. Bir denklemin içinde yer alsa kadınlar sanırım etkisiz eleman olurlardı. Ne düşündüklerinin ne istediklerinin, hayallerinin bir önemi olmadığını görüyoruz. Romanda da açıkça dile getirilmiş tüm bunlar. Durum ne olursa olsun yine işin günahı, cezası kadına kalıyor. Ayşe bunlara sadece bir örnek. Kadının toplumdaki rolleri daha baskın ve önemli aslında. Kadına ne kadar değer veriliyorsa o kadar medeni oluyoruz aslında. Bunun farkına varmamız için ne ilk roman ne son yazı olacak. Toplum olarak ne zaman gereken önem ve değer verilirse biz o zaman biz olmuşuz demektir. Kadınlar birey olarak görmek ve insanca yaşamalarını sağlamak lütuf değil haktır.”
Yazar ve Şair Betül FIRAT

DEPREM
“Kadınların örselenmesi bitmiyor. Hayata tutunmak için daha fazla güç sarf eden kadınlar aslında daha güçlü. Karşılaştıkları her zorluğa göğüs germekle yeterince yıpranıyorlar. Evet, hata da yapıyorlar hayatın hengâmesi karmaşası içinde. Yine de yılmayan kadınlarımıza selam olsun.”
Yazar ve Şair Betül FIRAT

Gülnar yayınlarından çıkan kitabı:https://www.gulnaryayinlari.com/urun/bir-kacis-oykusu-saklambac/ ‘ dan temin edebilirsiniz.

Paradoks okur yazar da- Fantastik Roman sevenlerle ilgili- Röportaj

İlk kitabı “Bir Başka Dünya- Krallar Savaşı – istila” ile okuyucuyla buluşan yazar Halil İbrahim Akyüz, sekiz kitaptan oluşacak serinin ilk kitabıyla devasa bir dünyanın kapılarını okuyuculara açmanın heyecanını yaşıyor.

Akyüz, bugüne kadar kaleme aldığı altı kitaptan ilk kez birini yayımlayarak bu heyecanı yaşıyor. Kendisi de tam bir fantastik roman hayranı olan yazar, kitabının çıkış noktası olarak “uzun yıllar zihnimi coşturacak beni heyecanlandıracak bir eser karşıma çıkmadığı için belki de bugüne dek okuduğum tüm romanlarda arayıp bulamadığım heyecanları, gizemleri ve sürprizleri bana yaşatması için yazmışımdır bu romanı, kim bilebilir?” derken “olayların akışına kaptırdığım kalemim öyle zamanlar oldu benim bile zihnimde kurgulamadığım sokakların eşiğine getirdi beni” diyerek sözlerine son verdi.

2019 yılının mart ayında bir askeri kantinde ilk sözcükleri kâğıda dökülen bu devasa fantastik dünya, yaklaşık dört buçuk yıl süren yolculuğun sonunda vücuda geldi. Kitapta en zorlandığı şeyin ise NERİS adlı ırkı daha farklı kılmak adına onlar için yeni bir dil oluşturmak olduğunu belirten Akyüz, serinin ikinci kitabı olan “Bir Başka Dünya- Krallar Savaşı – SAVAŞ OYUNLARI” için ise tarih vermek erken olsa da 2024 yılı bitmeden okuyucuların bu heyecanlı romana kaldıkları yerden devam edebileceklerini söyledi.

Akyüz, “Korku, polisiye, dram ve psikolojik-dram” türünde yazmış olduğu diğer dört kitabın dışında sadece ismini paylaştığı “B aşk A” adıyla yayımlayacağı ve yazdığı tek aşk romanını da en kısa sürede okuyucuyla buluşturmak istediğini ve bu konuda yoğun bir şekilde çalıştığını dile getirdi… Diğer romanlarını yayımlama konusunda ise henüz kat etmesi gereken çok yol olduğunu söyleyin “Zamanı geldiğinde elbette ki onları da okuyucuyla buluşturmak istediğini söyledi.

Edebiyat dünyasında sağlam adımlarla ilerlemek isteyen yazar “Hayallerim yazdıklarımdan daha büyük. Bu yüzden atmam gereken çok sağlam adımlar var önümde” diyerek edebiyat dünyasında yer edinmek için kararlı ve iradeli olduğunu belirtmiş oldu bir bakıma. İlk kitabını okuyan okuyucularına ise şunu söyledi. Tolya’ya hoş geldiniz. Asla bitmesini istemeyeceksiniz ve asla bu dünyada hiçbir şeyi tahmin edemeyeceksiniz…


Yazar ve Şair Halil İbrahim Süleyman AKYÜZ

5 Şubat 1987 yılında Diyarkır’ın Sur İlçesinde doğan yazar ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Liseye Diyarbakır Fatih Süper Lisesinde başlasa da son sınıfı İstanbul Pendik Gülizar ve Zeki Obdan Y. Dil Lisesinde okudu. 2018 yılında Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümünde lisans eğitimini tamamlamıştır. Ankara Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği Üyesi olan yazar Afyonkarahisar’da kitaplarını yazmaya devam etmektedir.

Paradoks okur yazar da- Ahmet Budak İle Röportaj


Son Sayfa Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Budak ile yaptığımız söyleşi 

Son Sayfa Yayınları’nın kuruluş öyküsünü bizimle paylaşır mısınız?

Ahmet BUDAK: Son Sayfa Yayınları 2023 yılında kuruldu. Genç bir yayınevi olmamıza rağmen ekibimizin yayın dünyasında onlarca yıllık tecrübe sahibi olduğunu belirtelim. Yayınevimizin aynı zamanda kurucu kadrosu olan Genel Müdür Hüseyin Çalışkaner ve Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Budak’ın uzun yıllardır süregelen dostluğu ve gündelik sohbetlerinde tespit ettiği ihtiyaç ve imkânları değerlendirmesi Son Sayfa Yayınları’na giden yolu açtı.
Son Sayfa Yayınevi bu tecrübeleri birleştirip kadromuzu genişleterek yeni bir üretim alanının açılmasına katkıda bulunmaya dair bir arayıştan doğdu. Tecrübemizi, kaynaklarımızı ve enerjimizi yayın dünyasına yeni bir soluk getirerek değerlendirmek istedik. Bu alandan doğacak yeni ufukların bizler açısından da tazeleyici ve motive edici olacağına inanıyoruz.



Yayın politikanızdan ve yayım sürecinizden bahsetmek ister misiniz?

Ahmet BUDAK: Yayın politikasında en temel ilkemiz nitelikten ödün vermeden yeni yazarlara şans tanımak. Edebiyat dünyasına veya akademik alana adım atmak, basılı eser sahibi olmak isteyen yazarlarımızın dosyalarını titizlikle değerlendiriyoruz. Detaylı incelemeden sonra nitelikli eserlerin editoryal ve tasarım süreçlerini vakit kaybetmeden başlatıyoruz. Nitelikli eserlerin kendisine yer bulabileceği, yazarlarımızın kendini özgürce ifade edebileceği, editoryal süreçlerde ihtiyacı olan tüm desteği alabileceği, yazarımızın okuyucusuyla buluşmasının önündeki engellerin ortadan kalkacağı bir yayım süreci yürütüyoruz.


Yeni yazarlar edebiyat dünyasına adım atarken ne gibi zorluklarla karşılaşıyor?

Ahmet BUDAK: Yazarın kendi üretimini yayınlama kararı vermesi ve buna dair arayışına girmesi başlı başına zor bir süreç. Profesyonel olarak edebi üretimde bulunmayan yazarlar için daha ciddi zorluklar oluşabiliyor. Yazarın kendi üretimine dair ön açıcı objektif değerlendirmeye erişimi kısıtlı oluyor. Günümüz yayın dünyasında yazarın bağlantıları ve hâlihazırdaki eserleri yayınlanmasını kolaylaştırıyor, yeni yazarlar için bu kısım çok daha çetrefilli olabiliyor.
Son Sayfa Yayınları olarak özellikle yeni yazarlar olmak üzere tüm yazarlarımız için yayım sürecini mümkün olduğunca kolaylaştırmaya öncelik veriyoruz. Kitabını bastırmak isteyen yazarları bize ulaştıktan ve yayım kararı alındıktan sonra bütün aşamalarda destekliyoruz. Editoryal danışmanlık ve geribildirim sunuyor, grafik, dizgi gibi teknik aşamaların sorumluluğunu üstleniyor, yayınladığımız kitabı online platformlarda ve kitabevi raflarında satışa sunuyoruz. Yayınevi tecrübemizi ve kaynaklarımızı yazarı okuyucusuyla mümkün olan en geniş çerçevede buluşturabilmek için kullanıyoruz.





Dosya başvurularında nelere dikkat edersiniz? İlk defa dosya gönderecek yazarlara veya size başvurmak isteyen yazarlara önerilerinizi ve ipuçlarını paylaşır mısınız?


Ahmet BUDAK: Başvuruları değerlendirirken göz önünde bulundurduğumuz en önemli kriterlerden biri eserin akıcılığı ve ifade gücü. Bu anlamda ilk izlenim hem editör için hem okuyucu için belirleyici oluyor. Profesyonel editör değerlendirmesi tabii ki eserin tümünü aynı titizlikle ele alacaktır, ancak yeni yazarlara bir ipucu olarak eserde ne anlatıldığından çok nasıl anlatıldığına dair bir değerlendirme yaptığımızı söyleyebiliriz.

Yeni yazarlara bir diğer önerimiz ise hayallerinin peşinden gitmekten vazgeçmemeleri olur. Kitabını bastırmaya dair başta çekincesi olan bütün yazarlarımızın süreci ilerletip basılı kitaplarını eline aldıktan sonraki mutluluğuna şahit oluyoruz. Kendi üretiminizi, birikiminizi, kapasitenizi ve potansiyelinizi arka plana atmadan edebiyat dünyasına adım atabilmeniz için her türlü desteği vermeye hazırız. Siz yeter ki yazın, üretin, biz yayınlayalım.










Edebiyat Sanat Meltemi-Kültür Sanat Köşesi

Paradoks Okur Yazarın, ARİF KEMİK ile Röportajı

(Bize ulaşmak isterseniz info@esanmel.com ve @paradoks.okur.yazar (İnstagram) Paradoks.okur (Facebook), Edebiyat Sanat Meltemi Sayfalarından ulaşabilirsiniz.)

B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

16.08.1983 yılında Çorum’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini bu şehirde tamamladım. Yükseköğrenimini Kocaeli Üniversitesinde yüksek onur öğrencisi olarak bölüm birincisi olarak tamamladım. Şuan aynı ilde kamu görevlisi olarak görev yapmaktadır. Üniversite döneminde edebiyat hocasının yönlendirmeleriyle şiir ile profesyonel anlamda ilgilenmeye başladım. Şairim.

B.F. Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?

Yaklaşık 13 yıldır yazıyorum.

B.F. Yayınladığınız kitap sayısı ve konuları nelerdir?

3 kitap yayınladım, konuları aşk, sevgi, insan, hayat, dünya, ayrılık ve kavuşmak olmakta.

B.F. Yazarken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Yazmak ve yayınlamak; sizin için hangisi daha zordu?

Kesinlikle oldu. Yazmak zor olandı. Gerçekten iyi bir yazarsanız hiçbir yayınevi sizi görmezden gelmiyor. 3 yayınevi aynı anda kitabımı yayınlamak istedi.

B.F. Yazılarınızda sizi besleyen kaynaklar nelerdir, ilham kaynağınız nelerdir; biraz bahseder misiniz?

İlham kaynağım insan, sadece insan.

B.F. Kitap okur musunuz? Bulunduğumuz dönemde yayınlanan kitaplarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Kitap eskiden çok okurdum ama şimdi sadece yazıyorum.

B.F. Yazmanın sizin için ne ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?

Kendimi ifade ediyorum. Yani ben olan Arif KEMİK.

B.F. İyi yazmak için bir formül var mıdır size göre?

Doğuştan gelen bir şey bu hamurunuzda varsa var.

B.F. Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Varsa yazsınlar yoksa okusunlar

B.F. Buradan okurlarımıza mesajınız nedir, ne söylemek istersiniz?

Yazana ve okuyana saygı duysunlar.

Powered by WordPress.com.

Up ↑