ÖNDEN GİDENLER
Yalnız ve sessiz, musalladasın şimdi
Terkettmişsin malı mülkü sevdiklerini
Hafıladın bir ömür, rüzgarlar artık dindi
Meşgulsün, bize meçhul bir âlemle
Neler anlatırsın tanık olmak ne mümkün
Ben konuşuyorum seninle dualarla Fatihalarla
Sen dinliyorsun cevabınsa hatıralarla
Son görevdeyiz saf saf olduk cümlemiz
Meclislerde hep kapıya yakın dururdun
Şimdi musalladasın en önde durdun
Bizden önce gidersin imam bile arkanda
Ölerek başardın bu son yolculukta
Doğduğunda okunmuştu ezanla kametin
Dilerim cennet olsun son istikametin
Bu kaçıncı uğurladığım cenaze töreni
Beni sınamakta hep son yolculuklar
Didinmek nafile hayata paydos ederken
Bir varmış bir yokmuş diyen masallar
Her masalda sonu görünen yollar
Beklesem de ömrümün son demini
Bastonumla gidecek daha nice yollar var
Hanifi Yılmaz-Kahramanmaraş
ESENLİKTEN GÖLGELER
TANRI TÜRKÜ KORUSUN
“TANRI TÜRKÜ KORUSUN”
Esirgeyen, bağışlayan
“Tanrı Türkü korusun”
Ol mutlak, kudret sahibi
“Tanrı Türkü korusun”
Mazlumlara merhametli
Salâtı Davut kametli
Seferleri şahametli
“Tanrı Türkü korusun”
Destanları gelir dünden
Şanı, namı kadim günden
Sesi duyulur Maçin’den
“Tanrı Türkü korusun”
Doğruluğun hak kılıcı
Adaleti hep kalıcı
Kinden intikam alıcı
“Tanrı Türkü korusun”
Beş bin yıllık yolun adı
Eyler ecdadına yâdı
Dolmaz tarihte miyadı
“Tanrı Türkü korusun”
Kılıç vurmaz dense aman
Sînesinde görklü iman
Dizlerinde Türkçe güman
“Tanrı Türkü korusun”
Kızılelma büyük rüya
Bu rüyayla girer toya
Selam verir yıldız, aya
“Tanrı Türkü korusun”
Turan eller gönül mülkü
Uhdesinde büyük ülkü
Hak yolunda söyler türkü
“Tanrı Türkü korusun”
Celalettin Kurt
İSTANBUL AŞKIN ADI
Adına sevda derler
Çekilmez zordur yadı
Eskiden beri böyle
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Yürek şehri diyorlar
Kavlini ediyorlar
Bin bedel ödüyorlar
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Çamlıca yeşil tepe
Küçüksu zümrüt küpe
Boğazı gelmez ipe
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Kara sevda dokulu
Erguvanlar kokulu
Alır baştan akılı
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Marmara’dır gözleri
Mahur, neva sözleri
Olur aşkta nazları
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Firakı olur yaman
Başlara verir duman
Nazında vermez aman
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Vuslatı kalbe selâm
Hasreti acı kelâm
Aşkını yazar kalem
İstanbul aşkın adı
Aşkın adı İstanbul
Celalettin Kurt
İstanbul : https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul
Sitemizin diğer şairlerinin şiirlerini okuyabilirsiniz. https://biredebimekan.com/
İLKYAZLA
İLKYAZLA
Hasret yollarında eskidi takvim
İlkyazla turnalar göçerken gelsen
Süzülüp inerken kırk ikindiler
Güller yağmurları içerken gelsen
Hasretin içimde coştu, kudurdu
Gönül gül vaktini sevdaya kurdu
Ağaçlar yeşerdi çiçeğe durdu
Badem çiçekleri açarken gelsen
Bitsin içerimde şu deli kavga
Vefayla yeşersin sen gel ki sevda
Sevgiler yücelsin visalle tavda
Bulutlar rüzgârdan kaçarken gelsen
Göklerin öfkesi dindiği vakit
Buluttan gözyaşı indiği vakit
Yüreğin ateşi söndüğü vakit
Kuşlar yele yele uçarken gelsen
Zaman kelep kelep içimde uzar
Dağların dumanı başımda tozar
Aşkın hududunu ayrılık bozar
Gökler fırtınalar biçerken gelsen
Yüreğime gülden sevda ekilse
Yüreğimden her dem sevda sökülse
Başımdan bir demet sevda dökülse
Güller kokusunu saçarken gelsen
Celalettin Kurt
Sevgilim
Günlerim sensiz geçerken, ömürlerin bensiz geçiyor.
Bir yanım dolu, diğer yanın yağmur.
Bilirsin ömrüm sensiz, geleceğin bensiz geçiyor.
Sevgilim.
Dudaklarındaki kelimeler garip kalıyor.
İçin sızlarken, içim kanıyor.
Nasıl böyle bir aşktır
Sevgilim.
Susamış yalnızlığının yanında
Benimkisi, bir asude.
Sevgilim. Sevgilin, ömrüm, ömrün.
SİNAN BİR SABÂ YELİYDİ
SİNAN BİR SABÂ YELİYDİ
Sinan bir sabâ yeliydi
Eser idi gönderinde
Kahpe eller kıydı ona
Kaldı kînin minderinde
-Gönlüme bir şehit düştü
Vurdular cami başında
Hain sesler esti çalık
Şakağından al bayraklı
Kanlar sızdı ılık ılık
-Gönlüme bir şehit düştü
Zalimlerin kîni batsın
Zalimden insan olur mu
Kıydılar delikan cana
Ahımız yerde kalır mı
-Gönlüme bir şehit düştü
Katil gözlerin kör olsun
Yetim koydun çocukları
Ter ü taze çağlarında
Bak soldurdun çiçekleri
-Gönlüme bir şehit düştü
Sürmez elbet böyle devran
Dert bulurlar ah alanlar
Sinan Ateş unutulmaz
Bilin bunu pay çalanlar
-Gönlüme bir şehit düştü
Celalettin Kurt
GELİP GEÇSE DE YILLAR
GELİP GEÇSE DE YILLAR
Vurgun yedi şu kalbim, ayrılırken o yerde
Dinmedi ıstırabım, gurubu seyrederken Bak hâlâ bekliyorum, sensiz açılmaz perde
Yıllar da acımıyor, halden hale girerken
Yine yalnız dolaştım, kuş sesleri dinledim
Hicran dolu nağmeler, eyvahımla inledim
Bir kez daha cihana, sevdalarla ünledim
Hayat neler götürdü, ömür böyle sürerken
Gelip geçse de yıllar, aşkı unuttum sanma
Bir zerre umut varsa, sen de boş yere yanma
Vefayı gel bana sor, ağyara hiç inanma
Günaha girme sakın, seni böyle severken
Deryaya dalar gibi, her an maziye aktım
Damarımda kanımsın, sanma senden ıraktım
Şu kısacık ömrüme, neler neler bıraktım
Aşkı gel bende seyret, yaş kemale ererken
Bastonum yoldaşımdı, saçlarımsa kar beyaz
Mehtapla selam saldım, gecem olsa da ayaz
Badı sabâ yüklendi, her seher vakti niyaz
Güneşin huzmeleri, doğarken erken erken
Ben hâlâ o yerdeyim, sen nerdesin bilemem
Bırak gözyaşım aksın, tesellidir silemem
Mevlâ’dan gayrı dilek, hiç kimseden dilemem
Ölüm vuslattır bana, can bedenden giderken
Hanifi Yılmaz-Kahramanmaraş
ESENLİKTEN GÖLGELER
ZAMANI GELDİ
ZAMANI GELDİ
Koştur atlarını vaktidir şimdi
Yollara çıkmanın zamanı geldi
Durmakla erilmez soylu menzile
Delikan akmanın zamanı geldi
Öteler ötesi bir özge rüyâ
Yürekler ülküsü olmasın riya
Kutlu menzillere varılmaz yaya.
Kanatlar takmanın zamanı geldi
Ülküler uğrunda çekerek ağrı
Yakmalı öz içre deşerek bağrı
Türküler söyleyip dağlara doğru
Türküler yakmanın zamanı geldi
Yıldızlar toplayıp kara göklerden
Yoldaşlar edinip kalbi peklerden
Kurtulup yapmacık sahte eklerden
Yarına bakmanın zamanı geldi
Gönül hamsa pişmez ustalık ister
Gönle gül nakışlı bir sevda göster
Yüreğe vefasız dikilmez astar
Gönle aşk ekmenin zamanı geldi
Hasat harman için emek gerekli
Çatımız olmalı dokuz direkli
Erler seçin haydi büyük yürekli
Fidanlar dikmenin zamanı geldi
Uzaklara özden türkü söyleyip
Sevinci, hedefi sevda eyleyip
Aşkın ummanında ülkü toylayıp
Tohumlar dökmenin zamanı geldi
Celalettin Kurt
Senin çocuğunum
SENİN ÇOCUĞUNUM
Ben hala büyümedim
Hâlâ senin çocuğunum
Hani dizlerine yatırıp
Başını okşadığın
Altımı temizlediği de
Sütünle beslendiğin de
İşte o çocuk benim
Hâlâ çocuğum
Senin bebeğim dediğin
Elinden tutup
Okula götürdüğün de
Koşup terlediğim de
Üstünü değiştirdiği de
Babam bir elimden
Sen bir elimden tutup
Uç uç yaptığınız
İşte hâlâ o çocuk benim
Saçları bembeyaz olan
Torunları olan
Yürürken bastonla yürüyen
Kulağı zor duyan
Gözleri zor gören
O senin bebeğim dediğin
İşte o çocuk hâlâ büyümedi
İçimdeki o senin çocuğun
Hâlâ büyümedi anne
Ben hala senin çocuğun’um
Şair olmasa
Şiir olmaz
Şiir olmasa
Şarkı olmaz
Şiir yazan
Edebiyatın içinde olan
Kendince şair olan
Hayalci şair metin Özdoğan 30/10/2023
YADİGÂR
YADİGÂR
Yurdum eyle gözlerini
Yoksa yâdın olur dârım
Hem gecem ol hem gündüzüm
Gönül sızım yadigârım
Çağır beni yol olayım
Kanat kanat kol olayım
Aşka adak kul olayım
Bahar, yazım yadigârım
“Kara dutum, çatal karam”
Dinsin gayrı gönül yaram
Doğ bahtıma yansın çıram
Sevda izim yadigârım
Eylediğin nazı silsen
Yüreğimde uçup yelsen
Bayram olur sen bir gelsen
Çalan sazım yadigârım
Kanatlarım sabâ yeli
Esiyorum deli deli
Türkülerim aşkın dili
Yürek sözüm yadigârım
Seni bende bulmak murat
Kır hasretin zincirin at
Kırmaz isen yolum sırat
Bitmez hazım yadigârım
Aynalarda gördüğüm sen
İçerimde kördüğüm sen
İlmek ilmek ördüğüm sen
Tadım tuzum yadigârım
Yolum uzar, sana çıkar
Sevgim, sevdam bendin yıkar
Gözüm sana özge bakar
Gülen yüzüm yadigârım
Celalettin Kurt