HALİME VAH VAH

https://sairlerledans.wordpress.com/2024/02/24/5/

Sanatçı Sinan DOĞAN ile Ödüllü Yazar Betül FIRAT’ın Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Sinan DOĞAN Kimdir?
Sinan DOĞAN: Merhaba hoş bulduk, kökenim Tunceli olmakla beraber, 1977 de öğretmen annemin görev yaptığı adana ilinde dünyaya geldim. 1993 yılından itibaren İzmir’e ailece yerleşip müzik hayatıma da İzmir’de devam ediyorum.
Betül FIRAT: Sanata nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Sinan DOĞAN: Aslında biraz traji komik ve hiç müzisyen olacağımı düşünmeden başladım. Şöyle ki babam 1988 yılında Mersin Gülnar ilçesinde müzisyenlik yaparken (Bu arada iyi bir bağlama üstadıdır) bir gün işyerinde sahne saatinde darbuka çalan sahne arkadaşına özenip evde babam prova yaparken elime su bidonu alıp kendimce darbuka çalmaya özenmiştim, fakat müzisyenlerin prova yaparken çalışmasının bölünmesi en sinir bozucu anlarıdır, işte tamda öyle bir anda bana sert bir ses tonuyla çalışmasını bölmemesini çalacaksam eğer düzgün bir şekilde çalmamı yoksa bidonu elimden bırakmamı istediği bir anda kırgın üzgün bir şekilde bidonu bırakıp odama çekilip, tavrından dolayı hırs ile darbuka çalmak konusunda kendimce inatlaşmıştım. Ve o gün benim hayatımda bugün 35 yılı dolduran bir müzik hayatımın sanki temeli atılmıştı. Sonrasında sadece 1 ay sonra sahne hayatım başladı devamında önce bağlama ve org çalarak profesyonel müzisyenliğin adımları sırasıyla geldi.
Betül FIRAT: Sanatınızla ilgili alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?
Sinan DOĞAN: İlk eserim, çok geceler adında müziği bana ait olan şarkım ile ilk klibimin çalışmasını yaptım.
Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?
Sinan DOĞAN: Evet, tabi ki dededen başlayan bir gelenek, dengbej olan dedem, babam, amcalarım müzisyen ve kız kardeşim tiyatro ile ilgileniyor.
Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?
Sinan DOĞAN: Ege Üniversitesi öğretim görevlilerinindi yanılmıyorsam eğer. Bir albümünü dinlediğimde çok etkilenmiştim ve o müziğin beni sürüklediği bir duyguyla şöyle bir hikâye gözümün önünden geçmişti; birini hayatımıza alırız ve onu çok severiz ve onunla her anımız o kadar mutlu geçer ki yüzümüzde hep bir gülümseme oluşur ve bu gülümsemeden oluşan yüzümüzde bir gamze oluşur. Ve bu sevgiyi bir ölüm ayırır. Fakat onu her zaman hatırlamak için her zaman mutlu olmak istersiniz ki mutlu olun ve yüzünüz de ondan hatıra kalan gamzeler oluşsun, işte tamda bu şarkıda der ki ayrılığın hüznünü yaşayamadan geçti ömrüm, her gülüşümde sen düşersin yüzüme…
Betül FIRAT: Bir sanatınızı icra ederken en çok neye dikkat etmeli?
Sinan DOĞAN: Yüreğe hitap edilmeli. Herkesin yüreği başka acılar ve mutluluklar taşır, İşte tamda bundandır ki acıları yada mutlulukları yakalayacak hikâyesi olan şarkıları doğru zamanda doğru yerde ve doğru kişilere okumak.
Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?
Sinan DOĞAN: Eğlence hayatında çalışmanın verdiği zorluktan dolayı, okumaya başladığımda dikkat sorunu yaşayanlar sınıfındayım maalesef. Son okuduğum kitap korkunç yüzlüler koğuşu savaşta yaşanan yaralanma hikâyesi anlatan blr kitap. Tavsiyem ise levent Gültekin’in yazdığı kasırga kitabı.
Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?
Sinan DOĞAN: Zülfü Livaneli ve levent Gültekin ve tabi ki BETÜL FIRAT
Betül FIRAT: İyi bir sanatçı olmanın için bir formül var mıdır? Sanatçı olmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Sinan DOĞAN: Yorumcu olmak ile sanatçı olmak çok farklı şeyler, sanatçı olmak için öncelikle empati kurabilme yeteneğine sahip olmak gerekir, çünkü anlıyorum demek ile anlamak arasında fark var. Anlayan hikâyenin başrolündeymiş gibi hisseder. İşte tamda burada yazmaya başlar.
Betül FIRAT: Gençlerimizi sanatına kazandırmak için neler yapılabilir?
Sinan DOĞAN: Tüketim toplumunun bireyi olmaktan uzaklaştırmalı kesinlikle.
Betül FIRAT: Sizin eserlerinizi görmek isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?
Sinan DOĞAN: YouTube ve Instagram adresimden “snanofficial” olarak aratılırsa ulaşılacağını düşünmüyorum.
Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?
Sinan DOĞAN: Emek veren yazarlar ve sanatçılara destek verin lütfen. Göçebe fikirlere sahip olanlardan uzak durun çünkü göçebe fikirler günümüzün AVM’leri gibidir, sadece sizi tüketir…

Şair Sinan ALATAŞ ile Ödüllü Yazar Betül FIRAT Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Sinan ALATAŞ kimdir?

Sinan ALATAŞ: 15 yaşından itibaren askerlik üniforması giymiş, hayatının 30 yıllını tastamam TSK’ya ve vatanına feda etmiş, Askeri Lise ve Kara Harp Okulu’nda okurken Atatürk’ü ruhuna gururla işlemiş ve aynı sıralarda okumakla ve bir subay olarak komuta ederken ve aldığı görevlerde Atatürk’ün bir silah arkadaşı şuur ve iradesi ile haklı onuru başı dik taşımış ve şeref bilmiştir. Emekli olunca iç dünyasında sırasını bekleyen kendine ulaşmış ve okumak, anlamak, sorgulamak, düşünmek yolculuğuna çıkarak kendi ile kalan bir ömür yaşamayı ve insanlar arasında sadece yalın bir insan olarak yol almayı her bir gün için yeterli görmektedir. Aslında “Sinan ALATAŞ kimdir?” sorunuzu sadece “İNSAN” diye cevaplamak isterim.

Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?

Sinan ALATAŞ: Ortaokul yıllarımdan itibaren zaman zaman şiirler yazardım. Ortaokuldaki öğretmenim sınav ve ödevlerimdeki kompozisyon yazılarıma iltifat ettikçe özenle yazmaya çalıştığımı hiç unutmam. Fakat her konuda ve sıkça yazmaya emekli olunca başladım. Kitapları okurken ve karşılaştığım her türlü fikri sorgularım ve ben de ya hemfikir olarak kendimce benzer fikirler üretir ve söylerim ya da aynı fikirde olmadığımı farklı düşündüğümü ifade eder ve kitapların kenarına şerhlerimi yazarım. Fikirler ve düşünceler bir kere yazmak ile buluşunca hele ki duygularınız da onlara katılınca yazmak gönlünüzün ve ruhunuzun gıdası ve huzuru oluyor, yazmazsanız açlık hissediyorsunuz, uykunuz kaçıyor. Biriken ve kitaplaşan ilk eserim şiir kitabım oldu ve fakat yazmak yolculuğumda fikir ve düşüncelerim de deneme, aforizma vb. kitaplar olarak sırasını bekliyor.

Betül FIRAT: Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?

Sinan ALATAŞ: İlk eserim Ağustos 2022 yılında yayınlanan “Bir Yığın Söz” şiir kitabım.

Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?

Sinan ALATAŞ: Eşim ve çocuklarım var, şiir ve hikâye yazmak ve müzik konularında amatör ve hobi olarak ilgileniyorlar.

Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?

Sinan ALATAŞ: En önemli eserim “İnandığım gibi YAŞAMAK” tır. İnsan kendi yaşayışıyla da bir eser ortaya koyduğunun mutlaka farkında olmalı.

Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?

Sinan ALATAŞ: Tek bir kelime ile ifade etmek istiyorum: “SAMİMİYET”. Arkasından “Özgür Düşünce”, tabi cesaretle.

Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?

Sinan ALATAŞ: Kitapsız bir hayat düşünemiyorum desem bilmem ki inandırabilir miyim? Ruhumun kitapla nefes aldığını düşünüyorum, biliyorum. En son Ahmet Şerif DOĞAN’ın “ŞARABİ” kitabını okudum. En çok tavsiye edeceğiniz kitap sorusu ile çevremde sıkça karşılaşıyorum ve tek bir kitap ismi ile cevap vermekten kaçınıyorum; hiçbir kitabı diğer bir kitapla yarıştırmak istemem, esas olan okumaktır, kesintisiz ve çokça okumak. Kendimden çok şey bulduğum bir kitap salt kendimle ilgilidir ve herkes başka başka bir kendi taşır, ne olur sadece okuyun ve bu sorunun cevabını herkes kendi kendine versin: “Bu kitap tam da benim için yazılmış…” diyerek.

Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?

Sinan ALATAŞ: Mustafa Kemal ATATÜRK ve özgürlüğü ve dahi özgür düşünceleri için bedel ödemiş diğerleri…

Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Sinan ALATAŞ: En önemli formül okumaktır, çokça okumak. Beğenmek için uğraşmaksızın sadece yazın, yazdıkça kendinize evrileceksiniz zaten. Yıllar sonra ilk yazılarınıza baktığınızda kendinize tebessüm edeceksiniz, bu tebessümün tadını ömrünüzde belki başka hiçbir şeyde hatırlamayacaksınız.
Bu konuda Mozart’ın şu hikâyesini de ilginize sunmak isterim:
Mozart’a genç bir adam bir senfoninin nasıl besteleneceğini sorunca ona;
“Neden daha küçük bestelerden başlamıyorsun.” der.
Bunun üzerine adam;
“Ama üstat.” der. “Siz senfonilerinizi daha on yaşında iken yazmıştınız.”
Mozart gence bakarak;
“Doğru.” der. “Ama ben hiç kimseye nasıl yapılacak diye sormadım…”

Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?

Sinan ALATAŞ: Bazı ülkelerin bu konuda uyguladığı harika pratikler var. Öncelikle ülkemizde her konum ve makamdaki herkesin okuması ve okumayı ve yazmayı mutlaka sıkça dile getirmesi gerekir. Ardından devlet ve her türlü finans kaynağı gençlerimizi yazmaya teşvik etmeli ve örneğin yazılan bir eserin yani kitabın ilk 1000 adedini almayı taahhüt etmeli ve aldığı bu kitapları en ücra okullara dağıtmalı; böylece hem kitap yazan çoğalır, hem de çocuk ve gençler okumak için kitaplara daha kolay ulaşır. Düşündükçe daha çok yol bulursunuz, yeter ki gençlerin okumasını ve yazmasını dert edinen büyükleri olsun. Yine bir başka önerim; her türlü ödüllendirmenin ana temasının (kupa, madalya, plaket, sertifika, para vs.) yanına mutlaka bir veya birkaç kitap da konmalı. Devlet kurumları ya da finans kaynakları her kurum, özellikle okullarda, özel işletmelerde çalışanlar, öğrenciler, memurlar vs. ile bölgesindeki yazarlar ile imza veya söyleşi günleri düzenlemeli, böylece yazarlık, kitap ve okumak kıymetlendirilmelidir.

Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?

Sinan ALATAŞ: “Bir Yığın Söz” şiir kitabımdaki ve ayrıca yazmış olduğum şiirleri ve okuduğum kitaplardaki altını çizdiğim satırları seslendirilmiş olarak https://www.youtube.com/@biryiginsoz youtube kanalımdan ve “Bir Yığın Söz” şiir kitabıma da https://www.tilkikitap.com/kitaplar/kitap-baski-sinan-alatas-bir-yigin-soz-2697.html adresinden ve diğer birçok sanal kitap satış noktalarından ulaşabilirler.

Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?

Sinan ALATAŞ: Okuyun, okuyun, okuyun. Okuyanları şaşıracakları kadar takdir edin. Okuyanı olmayan kitap, yazarının yetimidir. Kitapları yetim bırakmayın. Elinizden geldiği kadar kitap hediye edin. Sizden hediye alacak birisi “Mutlaka kitap almışsındır…” diye doğru tahmin edebilsin ve sadece kitabın adı ve konusunu merak etsin. Son olarak fikri, düşüncesi, inancı ne olursa olsun insana ve de dünyaya zarar veren herhangi bir eylemine şahit olmamışsanız herkese yakınlık gösterin, saygı duyun, konuşun ve dinleyin; özgürlük sadece sizin yaşamayı arzu ettiğiniz değil, gerçek özgürlük başkasında savunduğunuzdur.
Sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlarıma sevinçlerini sığdıramayacakları günler diliyor; sevgi, saygı ve selamlarımı sunuyorum, üzerine de samimiyetimi serpiştiriyorum…

Paradoks Okur Yazarda Yazar “Hakan DİNÇAY” Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Hakan DİNÇAY Kimdir?https://www.kitapyurdu.com/yazar/hakan-dincay/264006.html
Hakan DİNÇAY: 1965 yılında Malatya’da doğdum. İki yaşında Ankara’ya geldim. ilk, orta ve lise öğrenimini başkentte okudum. Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü’nü 1990 yılında bitirdim. Okulu bitirdikten sonra Türkiye İstatistik Kurumu’nda (TÜİK) 6 yıl çalıştım. Kuleli Askeri Lisesi’nde Bilgisayar alanında kısa dönem olarak askerlik yaptım. Bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalışıyorum. Kurumda çalışırken ODTU Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde eğitim aldım.
Gazi Üniversitesi İlkokul Öğretmenliği Bölümü’nde eğitim aldım.
Kısa süreliğine Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldım.
Eşim Danimarka Kopenhag Üniversitesi’nde çalışmalar yaparken eşime yardım amacıyla Danimarka’da kaldım.
Spor yapmayı (kondisyon, basketbol) ve satranç oynamayı severim; halen bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalışıyorum; Arzu ALTUNKAYA DİNÇAY ile evliyim ve Meryem Melisa adında bir kızım var.

Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Hakan DİNÇAY: Sürekli yazarım. Yazmazsam rahat edemem. Okuma yazmayı öğrendikten sonra, ilkokulda bir şeye kızardım. Karşımdakini üzmek istemezdim, içime atardım, sonra içime atma yerine eve gelir kâğıdı kalemi alır yazardım. Bu alışkanlığım yıllarca devam etti.
Betül FIRAT: Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir?
Hakan DİNÇAY: Uzunca süre yazdıklarımı yayınlatmadım, malum herkeste olan korku bende de vardı. Yazdıklarımı insanlar ya gülerse veya dalga geçerse korkusuyla yazdıklarımı yıllarca yayınlamadım. Sonra bir gün benim yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazdıklarım komik olsa da veya beğenmeseler de yayınlatmaya karar verdim. Yayınlatma nedenim para kazanmak veya bir yerlere gelmek değildi, yaşadıklarımı ve gördüklerimi yaptığım hataları başkası yapamasın diye yazmaya başladım.
İki romanım var : (Saklambaç, bir kaçış öyküsü),( deprem, umutsuzluğa yolculuk)
Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?
Hakan DİNÇAY: Maalesef tek benim.
Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?
Hakan DİNÇAY: (Deprem, bir kaçış öyküsü), çünkü göçük altından çıktıktan sonra yaşadıkları olaylar en az göçük altında olmak kadar sıkıntı dolu hayatları var. İnsanlar genelde şunu düşünüyor göçük altından çıktıktan sonra tamam kurtuluyorlar. Bu çok güzel bir duygu, ama o çıkan insanlar göçük altında her şeylerini bırakarak çıkıyorlar. Ben bunu anlatmaya çalıştım.
Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli?
Hakan DİNÇAY: Dürüst olmalı.
Yazdıklarını yaşamalı, hissetmeli. ( Sakın şu anlaşılmasın, ben kumarın nasıl kötü bir alışkanlık olduğunu yazmak için kumar oynamalıyım, kavganın nasıl bir şey olduğunu anlatmak için kavga etmeliyim vs. değil. ) Bu tatsız olayları yaşayan insanlar la konuşup onları anlamamalı hissetmeli. Hisseden adam iyi yazardır.
Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?
Hakan DİNÇAY: Kitapla aranız nasıldır. Tuhaf soru. Futbol aşığı bir taraftara futbolla aranız nasıl der gibi, Obez bir insana yemekle aranız nasıl der gibi bir soru. Okumadan duramam, yemek yemek su içmek gibi bir şey.
En son okuduğum kitap, Mehmet Rauf, Eylül; https://biredebimekan.com/2023/08/04/tanitim-2/
En çok tavsiye edeceğim kitap Mademe BOVARY Gustave Flaubert https://tr.wikipedia.org/wiki/Madame_Bovary, Dostoyevski nin tüm kitapları
Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?
Hakan DİNÇAY: Dostoyevski ve başarılı yazar arkadaşım Betül FIRAT.
Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Hakan DİNÇAY: Bol okumak, bol bol gezmek, psikoloji kitapları okumak,
Bunu (İyi yazmak) okulda görülen ders gibi düşünürsek.
Gezmek, insan tanımak, tarihi yerleri görmek pratik bilgidir.
Okumak,(ne olursa olsun okuyun, roman oku, makale oku, gazete oku vs. Asla bu benim işime yaramaz okumayayım diye kitabı bırakmayın. Her kitap size bir şey verir.) Buda teorik bilgidir.
Klasik kitapları (Dostoyevski, Tolstoy, Balzac, Gustave Flaubert vs.) en az iki defa okuyun ikinci veya üçüncü okumanızda farklı değerleri göreceksiniz. Yanı bu tür romanları limon sıkar gibi sıkın özüne ulaşın. Bu tür romanlar soğan gibidir. İlk okuduğunuzda soğanın dış yüzeyini görürsünüz. İkincide iç kabuğunu öğrenirsiniz. Üçüncü ve dördüncüde, cücüğünü tadarsınız ki soğanın en güzel yeri soğanın cücüğüdür.
İkisini yani teorikle pratiği beraber yürütmeye çalışın. O zaman iyi yazar olursunuz.
Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?
Hakan DİNÇAY: Beğendikleri ilgi duydukları değerlerden başlamalarını isterim.
Önce yemeklerini yesinler, sonra mutfakta bu yemek nasıl yapıldı onu öğrensinler.
Örnek: Gezmeyi seviyorlarsa ki herkes sever. Bol bol gezsinler, ama gittikleri yerde o yerin tarihini öğrensinler. O yerin ilginç özelliklerini öğrensinler. Severek yaparak ve yaşayarak öğrensinler. Gerisi gelir. İnsan okumanın zevkini alırsa gerisi gelir.
Ben dört yaşında konuşmayı öğrendim. İlkokul birde sınıfta kaldım. Gezdikçe merakım arttı. Püf noktası budur.
Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?
Hakan DİNÇAY: Bana telden ulaşabilirler. Onlara imzalı kitaplarımı gönderebilirim. Sosyal Medya hesabım var.
Telefonum var. 0 535 300 90 95
Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?
Hakan DİNÇAY: Vazgeçmediğiniz sürece asla kaybetmezsiniz. Röportaj için teşekkür ederim.

VUSLATIMIZ ”SOY” OLSUN

VUSLATIMIZ “SOY” OLSUNBen yazayım sen oku, ülkünle sevgi doku
‘Elif’ dersem ‘Be’ anla, anladınsa “Hay” olsun
Sürüyelim ayaklar, yeni baştan dağlara
Görsün yürek gözlerin, gelişlerin “say ” olsun
Bir murattır seninle, yarınlara düş kurmak
Yatağında kuruyan, gelsen dirilir ırmak
Diriliştir dağlara, beraberce haykırmak
Su yürürken dağlarda, her günümüz “toy” olsun
Ver elini yarınlar, beklesin yolda bizi
Bırakalım aşk ile, kalplere sevda izi
Gam ne yapar bizlere, yarendir bize sızı
Bir olalım yeter ki, vuslatımız “soy” olsun
Haramiler pusatlı, varsın olsun fark etmez
İçimizde vefa var, gönlümüzü terk etmez
Kavlimiz ki elestten, hayın vursa zerk etmez
Yumruğumuz taş olsun, kollarımız ” yay” olsun
Yufka yürek yol almaz, yola tunç bilek gerek
Vefa burcu taşında, hedef olmalı erek
Kızılelma Turan’a, aşkla kurulur direk
Ayrılıklar tükensin, ışığımız “ay” olsun
“Ay batmadan gün doğsun, gün batmadan ay doğsun”
Umudumuz göklere, bin bir dilekle ağsın
Semalardan yıldızlar, bize muştular sağsın
Şair derler bizlere, meylerimiz “çay” olsunCelalettin Kurt

YOL

YOL

İyi kötü günler gördüm
Yaşım aldım gidiyorum
Topladım da dertlerimi
Başım aldım gidiyorum

Omuzladım sevdam elde
Kerem türküm yanık dilde
Umutlarım kaldı selde
Başım aldım gidiyorum

Belki dağlar yoldaş olur
Kurtlar kuşlar koldaş olur
Mor bulutlar haldaş olur
Başım aldım gidiyorum

Dünya kûnhü yalan dolan
Yoktur katre ibret alan
Hak sazını olmaz çalan
Başım aldım gidiyorum

Vefasızlık toprak toprak
Açar büyür yaprak yaprak
Kara bahtım olmaz ki ak
Başım aldım gidiyorum

Uzaklarım meçhul bilmem
Belki olur orda ölmem
Hâtıramın izin silmem
Başım aldım gidiyorum

Buralarda öz kalmadı
Doğru dürüst söz kalmadı
Dost miraslı iz kalmadı
Başım aldım gidiyorum

Celalettin Kurt

Biz Aldattık O Yılları

BiZ ALDATTIK YILLARI
Yıllar unuturuz sandı
O yıllar kendi aldandı
Unutmadık ki Atamızı
Biz aldattık o yılları

Yıllar geçsede üstünden
Atamızı silemezler kalbimizden
Çıkmıyor ki aklımızdan
Yürüyoruz Atamızın yolundan

Atam on Kasım’da yumdu gözünü
Tüm dünyayı üzdü
Göz yaşları sel oldu döküldü
Vatanım matame büründü

Birsen ekerim atam için ağlarım
Atamı her zaman anarım
Yolunda yürümeye çalışırım
Çünkü Türküm türk kalacağım
9/11/2023

Senin çocuğunum

SENİN ÇOCUĞUNUM

Ben hala büyümedim
Hâlâ senin çocuğunum
Hani dizlerine yatırıp
Başını okşadığın

Altımı temizlediği de
Sütünle beslendiğin de
İşte o çocuk benim
Hâlâ çocuğum

Senin bebeğim dediğin
Elinden tutup
Okula götürdüğün de
Koşup terlediğim de

Üstünü değiştirdiği de
Babam bir elimden
Sen bir elimden tutup
Uç uç yaptığınız

İşte hâlâ o çocuk benim
Saçları bembeyaz olan
Torunları olan
Yürürken bastonla yürüyen

Kulağı zor duyan
Gözleri zor gören
O senin bebeğim dediğin
İşte o çocuk hâlâ büyümedi

İçimdeki o senin çocuğun
Hâlâ büyümedi anne
Ben hala senin çocuğun’um
Şair olmasa

Şiir olmaz
Şiir olmasa
Şarkı olmaz
Şiir yazan

Edebiyatın içinde olan
Kendince şair olan
Hayalci şair metin Özdoğan 30/10/2023

YADİGÂR

YADİGÂR

Yurdum eyle gözlerini
Yoksa yâdın olur dârım
Hem gecem ol hem gündüzüm
Gönül sızım yadigârım

Çağır beni yol olayım
Kanat kanat kol olayım
Aşka adak kul olayım
Bahar, yazım yadigârım

“Kara dutum, çatal karam”
Dinsin gayrı gönül yaram
Doğ bahtıma yansın çıram
Sevda izim yadigârım

Eylediğin nazı silsen
Yüreğimde uçup yelsen
Bayram olur sen bir gelsen
Çalan sazım yadigârım

Kanatlarım sabâ yeli
Esiyorum deli deli
Türkülerim aşkın dili
Yürek sözüm yadigârım

Seni bende bulmak murat
Kır hasretin zincirin at
Kırmaz isen yolum sırat
Bitmez hazım yadigârım

Aynalarda gördüğüm sen
İçerimde kördüğüm sen
İlmek ilmek ördüğüm sen
Tadım tuzum yadigârım

Yolum uzar, sana çıkar
Sevgim, sevdam bendin yıkar
Gözüm sana özge bakar
Gülen yüzüm yadigârım

Celalettin Kurt

TOPRAKLA SOHBET

TOPRAKLA SOHBET

Gelişin topraktır, gidişin toprak
Ondan daha sıcak, post bulamazsın
Sarılır yatarsın, kucak kucağa
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Hüdâ istemezse, oynamaz yaprak
Doğuşlar bahardır, dualar ki ak
Bir avuç şebnemsin, bir avuç toprak
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Kimlere bâkidir, dünya zulası
Misâli var mıdır, kimler kalası
Kim kurdu yıkılmaz, nefis kalesi
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Harun’a, Karun’a, kimlere kaldı
Süleyman dünyadan, murat mı aldı
Sonunda hepsinin, gözleri daldı
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Geldik gideceğiz, dünya fanidir
Sevgiler, sevdalar kalbe banidir
Ölmeden ölenler, canda kânidir
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Kargışlarla dolu, hileli dünya
Kanla, kinle yaşar, çileli dünya
Savaşı, kavgayı, bileli dünya
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Ölüm kutlu sevda, ölüm murattır
Bilirsen kıymetin, beyzalı attır
Musalla kalplerde, duran sırattır
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

“Toprağa bas deli gönül toprağa”
Tutun sağlam dala, sarıl yaprağa
Sayısız nefesler, verilmez sağa
Topraktan vefalı, dost bulamazsın

Celalettin Kurt

Powered by WordPress.com.

Up ↑